anayasa-mahkemesi-nden-tarihi-kararlar-sgk-kanser-hastalarini-olume-terk-ediyor-775099-5

Diyarbakır’da yaşayan Müvekkilimize akciğer kanseri teşhisi konulmuş olup müvekkil bu sebeple bu aşamada kemoterapi tedavisi görmeye devam etmektedir.Müvekkilmizin tedavisi yapan doktor heyetince düzenlenen 18.11.2019 tarihli raporda, müvekkilin 21 günde bir “Tecentriq” adlı kanser ilacı kullanması gerektiğine karar verilmiştir. Müvekkil tarafından işbu kanser ilacının karşılanması amacıyla Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan başvuru üzerine kurum tarafından söz konusu ilaç bedelinin karşılanmayacağı kendilerine ifade edilmiştir.

Bunun üzerine tarafımızca 18.03.2020 tarihinde Diyarbakır 3.İş Mahkemesi nezdinde dava açılmıştır.Dava dilekçesinde;

ANAYASA’NIN ‘YAŞAM HAKKI’ MADDESİNE VURGU YAPILMIŞTIR
Anayasa’nın 17. maddesinde herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmiş olup kişinin maddi ve manevi varlığının bütünlüğü gerek kamusal yetkilerle donatılmış kişilerin gerekse özel kişilerin müdahalelerine karşı güvence altına alınmıştır. Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı, Anayasa’nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve negatif ödevler yükler. Devlet, bireylerin yaşam hakkı ile maddi ve manevi varlıklarını koruma hakkı kapsamında ister kamu isterse özel sağlık kuruluşları tarafından yerine getirilsin sağlık ve tedavi hizmetlerini hastaların yaşamları ile maddi ve manevi varlıklarının korunmasına yönelik gerekli tedbirlerin alınabilmesini sağlayacak şekilde düzenlemek zorundadır. (AYM, Nail Artuç, B. No: 2013/2839, 3/4/2014, § 35) Kişinin yaşam hakkı ile maddi ve manevi varlığını koruma hakkı, birbirleriyle sıkı bağlantıları olan, devredilmez ve vazgeçilmez haklardandır. Temel haklar arasında kuşkusuz bir öncelik ve önem sıralaması yapılamaz. Ancak yaşam hakkının, ortadan kalktığında kişi bakımından diğer tüm hak ve hürriyetlerin de kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle, temel haklar arasında mümtaz bir yeri olduğu ve özel koruma yöntemlerine ihtiyaç bulunduğu açıktır.

İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ VE AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARLARINA ATIF YAPILMIŞTIR.
AİHM’ye göre, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı, taraf devletlerin yalnızca kasıtlı ve hukuka aykırı olarak bir kimsenin hayatına son vermekten kaçınmasını öngörmekle yetinmemekte, aynı zamanda yargı yetkisi altında bulunan kişilerin hayatını korumak için uygun önlemleri almasını da gerektirmektedir. (AİHM, Association X. / Birleşik Krallık (7154/75), 12 Temmuz 1978; AİHM, L.C.B. / Birleşik Krallık (14/1997/798/1001), 9 Haziran 1998, § 36.) AİHM; Kıbrıs / Türkiye davasında, taraf devletlerin nüfusun geneline sağlamakla yükümlü olduğu sağlık bakımını yerine getirmeyerek, bir bireyin hayatını riske sokmaları halinde AİHS’nin 2. maddesi kapsamında bir sorun ortaya çıkabileceğini kabul etmiştir. AİHM; Panaitescu / Romanya davasında, kanser hastası olan başvurana iç hukuk kuralları uyarınca ücretsiz tedavi ve ilaç sağlanması gerekirken, tedavisi için gerekli olan iki özel ilacın kendisine ücretsiz olarak verilmemesi, ayrıca Hamburg’da iki ayda bir uygulanacak deneysel ilaç tedavisi giderlerinin karşılanmaması üzerine yerel mahkemede açtığı iki dava sonucunda, sağlık giderlerinin kamu kurumları tarafından karşılanması ve bu amaçla yaptığı harcamaların tazmin edilmesi yönündeki kararların yetkili makamlar tarafından yerine getirilmemesini, usul yönünden yaşam hakkının korunması yükümlülüğüne aykırı bulmuştur. AİHM’ye göre özellikle insanların hayatının korunması zorunluluğu söz konusu olduğunda, kişiler lehine verilmiş olan mahkeme kararlarının yerine getirilmemesi konusunda taraf devletlerce mali kaynakların yetersizliği, mazeret olarak ileri sürülemez.

Bu çerçevede de dava konusu işlemin iptali ile kanser hastası olan müvekkilin tedavisi için kullanmak zorunda olduğu “Tecentriq” adlı kanser ilacı bedelinin davalı kurumca müvekkilin tedavi süresi boyunca ücretsiz, sürekli ve kesinti yapılmaksızın karşılanması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve müvekkilin bugüne kadar tedavisi için satın almak zorunda kaldığı ve bedeli davalı kurumca karşılanmayan kanser ilaç bedellerinin de davalı kurumdan tahsili ile müvekkile ödenmesine karar verilmesi gerektiği talep edilmiştir.

Diyarbakır 3.İş Mahkemesince 27.03.2020 tarihinde ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.

DAVA SONUÇLANANA KADAR İLAÇLARI ÜCRETSİZ ALACAK.
Mahkemece Verilen Ara kararda

‘‘Davacı vekilinin tedbir talebinin HMK 389 ve devamı maddelerince incelendiğinde ; dosya içinde celp ve ibraz edilen davacının hastalığına ve talep edilen ilaçların hekim raporuyla gerekli ve faydalı olduğu , belirlenen ilacın davacının gelirine göre karşılama gücünün bulunmaması, halen kanser hastalık tedavisinde alternatif başkaca davacıya uygun ilaç önerilmeyişi Anayasa ile koruma altına alınan sağlık güvencesi yaşam hakkının kutsallığı , hastalığın tedavisi için elzem olduğu iddia edilen ilaç tedavisinin aksaması halinde ilacın tedarikindeki gecikmenin onarılmaz telafisi güç ve imkansız zararların önlenmesi için Ihtiyati Tedbir Talebinin KABULÜ ne karar verilmiştir’’ denilmektedir.

Bu tedbir kararının ; Kanser tedavisinde kullanılan, ancak SGK’nın “bedeli ödenecek ilaçlar” listesinde olmayan ilaçların bedelinin ödenmesi konusunda ‘‘tedbiren’’ de olsa umut vermesi dileğiyle paylaşıyoruz.

0 COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Posts